Evet, boynumda bir muska taşıyorum. Sarı bir kumaş içine
dikmiş anneannem. Ondan önce 7 kat naylona sarmış.İçindeki harfler mavi
mürekkebe bulanmış.
Evet, su içiyorum. Saman kağıdı tadında. Elifbe tadında.
Günah çıkarıyorum. Kendime yaptıklarımı büyülerden
biliyorum.
Ne kadar da kolay başına gelenlerin sorumluluğunu
başkalarına yüklemek. Acı çektim bir de vicdan azabi mı çekeyim diyor insan.
Oralarda bir yerlerde sana acı çektirecek birilerinin olduğuna kendini
kandırıveriyor. Onların vicdanlarına sıvıyor ne varsa.
Renault arabayla, radyoda Esengül.
“uzaklarda arama,çünkü sen içimdesin,taht kurmuşsun
kalbime,en güzel yerindesin.” Sözlerini yanık sesiyle söylerken G. Köyüne
yollanıyoruz. Sağda hisar kalesi. Surlarının dibine evler kurulmuş. Yanından geçen
asfalt yolun ortasında bir koyun sürüsü.
Araba yarıp geçiyor sürüyü. Kaleden bir taş daha yuvarlanıyor yere.
Sıcak asfalta karışıyor kırıntıları.
“hergün seni düşünür,hergün sana ağlarım.”
Keskin viraj dönümü. Tozlu yola giriyoruz. Asfaltın sonu.
Vadilerin üzerinde iki taş ev. İki köpek, bir eşek. Veyahut tavuklar
ve yavruları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder