Muhabbet Kuşlu Salça 1
yoğun bir
muhabbet kuşu kokusu sinmiş bileklerindeki çizgilere
ötesini
bilmiyorum faniliğime ver
salça
bulaşığı ılık ve henüz pul pul atmamış
ayaklarına
düşmüş çekirdekler gibi kuru sarsamış
karasinek
konmuş batık tırnağına
ellerini
ovuşturuyor her daim
güzel bir
gün olacak belli diyor,korkuyorum
otesini
bilmiyorum faniliğime ver
umut edenler
çürürdü hani
hani gök
ağarırken safi içini dökemezdin mavinin alına alın moruna
inanamamıştım
zaten hiçbir vakit
karasineğin
haksız çıkabileceğine
halbuki
şimdi kirpiklerim kıvrılıp düşüyor tek tek ağır nazarı
bileklerindeki
kuşlar çoktan havalanmış
kanatlarındaki
salçalar demlenir rüzgarla her dolduklarında keten keseleri
mavisi ala
alı mora dönmüş semanın
biz
çırpındıkça demlenmek bir yana ıslak avuçlarımızdaki domatların
çürükleriyle
muhataptık daim
burnun
uyuşurdu kokusu ele verecek diye hissedemezdin çünkü
ötesini
bilmiyorum faniliğime ver
faniler
salça sıkmasına sıkarlar amma
Allahtır onu
ekmeküstü süren
üzerinde
kekik ve bir dal fesleğen
aklında
biber ve patlıcan çizme tasavvuru
ol karnımızı
doyurmak için
kışa
ötesini
bilmiyorum faniliğime ver
Telveli Salça 2
keşke
okumaklığını bileydik
babanne telvelerinde
sivrilen geyik boynuzlarının
ve tavus kuşlarının toza bulanmış
kuyruklarındaki renklerin
ne demeye olduklarını
ki fincanda iki
küçük şeker hapının tadımı olan gururumuzu
ocağa taşan
köpüğün kaymağında kurumaya
bırakmayaydık
Gururum
kendime azar çekemediğinin iç patılması
boy boy cam
şişeler ve teneke kapakları
Varlık
olabilme umudum gururum
çamurlu pantolonum
bacağı sökülmüş iplik iplik lacivert
Varlığa
karışarak hiçleşme umudum
kadife
çiçeklerin haşeresini toplarken
kendimde tükenerek gidermeyi umduğum
keşke
okumaklığını bileydik
ütopya
olduğunu, umursamazlığa iz düşümünü sabrın
bilinçle
işlenen günahların şuur olsa yanlış olur mu hiç gülmekliğini bileydik
keşke
okumaklığını bileydik
babannelerin
telvelerinde sivrilen geyiklerin boynuzlarının
ve tavus kuşlarının uzun kuyruklarındaki
renklerin ne demeye olduklarını
ki yosunlara
sarıp sarmalanmış kurbağaların okunmuş suyuyla sulanmış da
kına kokmuş bir kasa ezik domates gururumuzu
henüz
karılmamış ve dile çalınmamış kurumaya bırakaydık
Gururum
kendime azar çekemediğinin iç patılması
boy boy cam
şişeler ve teneke kapakları
aralarında
domates kuruları tırnaklarını demir makasla kesmez sev diyeceğin
eğer
ellerin bir dem salça sıkmadıysa
henüz
karılmamış
ve dile
çalınmamış
keşke
okumaklığını bilmeyeydik de tomatinin çekirdeğini
Hale dillendireydik.