Saçımda bigudilerle yastığın neresine nasıl baş koyacağımı
bilemiyorum. Sağım solum önüm arkam sarılı. Arkadan gelen dikiş makinesi sesi. Başucumda
ayakkabılarım. Avuçlarım soğuk yere değiyor, altımda yer yatağı. Vücudum yerden
kesilmiyor, yerle yeksan olmuşum. Yanımda gürül gürül yanan sobanın gümbürtüsü
kalbimde atıyor. Bir türlü kapanmak
bilmeyen gözlerim, ateşin gölgesinde tavandaki Hacivat Karagöz oyununu seyirde.
Kirpiklerimde is kokusu. Gözkapaklarım kömür tutuyor, gittikçe ağırlaşıyor.
Arkadan gelen dikiş makinesi sesi benden adım adım uzaklaşıyor.
Sabah uyandığımda ayakkabılarımın yanında dünyanın en
sihirli elbisesi beni bekliyor. Soba sönmüş, oda soğuk. Altından buğular
yükselen yorganımı üzerimden atıyorum. Heyecandan üşümüyorum bile. Hem, bu
elbiseyi giyen insan nasıl üşüyebilir? Elbiseyi diken anne elleri kumaşa nakış
nakış işlemiştir sevgiyi, merhameti ve güneşin en dik açılı izdüşümlerini.
Bigudilerim saçlarımın ucuna kadar düşmüş, mutluluktan yanaklarımı öpüyorlar
ben sağa sola döndürdükçe başımı. Ve anneme bakakalıyorum. Onun yorgun ama
gülümseyen gözlerine. Bayram benim için o zaman başlıyor.
Çantam tıka basa şeker ve bozuk para dolu, hiç “tanımadığım”
kapıları tek tek çaldığımda, hiç “tanımadığım” elleri öpüp alnıma koyduğumda,
babaannemin ve anneannemin kendi elleriyle yaptıkları tatlıları afiyetle
yediğimde bayram o bayram oluyor. Eski bir caminin bodrum katına ayrılan
kadınlar kısmında, ayaklarımda minik patiklerim, secdeden her kalktığımda
başıma geçen önümdeki teyzelerin eteklerinin rüzgarında yaptığım teravihler.
Dualar, dualar, dualar.
Ne büyük bir lütuf ki tohumlarım böyle bir birlik dünyasının
toprağında filizlendi. Samimiyetle ve doğallıkla sulandı ve Anadolu
bilgeliğiyle yeşerdi. Bugün, Üsküdar’daki dairemde ne yer yatağım, ne sobam, ne
de şekerle dolu bir çantam var. Bir avuç bigudi çekmecemde beni bekliyor. Fakat
yeşeren tohumların meyveleri artık olgunlaşıp elbisemin eteğine düşmekte. Ve
ben o meyvelerden her ısırık aldığımda yaşadığım hayat ve geçirdiğim bayramlar
için şükrediyorum. Geçmişim ve geleceğim şimdide evrildikçe her an yaşanan
bayramın tadına varıyorum. Ve anneme bakakalıyorum. Onun yorgun ama gülümseyen
gözlerine. Bayram benim için o zaman başlıyor.
Hepimizin bayramı bayram olsun. Muhabbetin demine hu.